Çalışma Saatleri: (hafta içi) - 10:00 - 18:00 0545 328 20 25

HPV ve Genital Siğillerin Doğum Şekli Üzerine Etkisi

HPV ve Genital Siğillerin Doğum Şekli Üzerine Etkisi Nedir?

HPV ve Genital Siğillerin Doğum Şekli Üzerine Etkisi

Rahim ağzı olarak da adlandırılan serviks, rahmin yani uterusun vajinaya açılan en alt noktasıdır.


Günümüzde genital siğiller oldukça sık karşılaşılan cinsel yolla geçen hastalıkların başında gelir. Tekrarlayan genital siğiller bir çok kadın için can sıkıcı olurken özellikle gebelikte zayıflayan bağışıklık sistemi nedeni ile genital siğiller tekrarlayabilmektedir. Genital siğilleri olan anne adaylarının normal doğum yapıp yapamayacağı sağlık profesyonelleri arasında da sıklıkla kafa karışıklığına sebep olur.

HPV çocuklarda mukoza, konjunktiva (göz) ve larinkste (hava yolları) hastalığa yol açabilir. Laringeal papillomatozis denilen hava yollarını tıkayıcı tarzda büyüyen papillomalar (dev siğiller) nadiren görülen şiddetli bir durumdur. Bu hastalığı taşıyan çocuklar genellikle 2-5 yaş arası dönemde tanı alır ve yaşamları boyunca defalarca cerrahi tedavi geçirmeleri gerekebilir.

Yapılan çalışmalarda laringeal papillomatozis ile annedeki anogenital siğiller arasında bir bağlantı olduğu gösterilmiştir. Genital siğilleri olan her 1000 kadından 7’si gebelik boyunca bebeğine HPV hastalığını bulaştırmaktadır. En sık görülen HPV türleri ise tip 6 ve 11’dir. Bu sorunlar nedeniyle gebelik sırasında genital siğillerin tedavi edilmesinin ya da elektif sezaryen doğum yapılmasının bebeğe hastalık bulaşmasını önleyip önlemediği merak konusu olmuştur.

Siğillerin gebelik sırasında tedavi edilmesinin bebeğe virüs bulaşması üzerine olan etkisini araştıran her hangi bir çalışma yoktur. Görünen lezyonların tedavisi HPV virüsünü tamamen ortadan kaldırmayacağı ve üst vajen ile endoservikal kanaldaki hastalığı tedavi etmeyeceği için bebeğe virüs bulaşma ihtimalini de ortadan kaldırmamaktadır. Dörtlü HPV aşısının gebelikte uygulanması ile annenin ve bebeğin bağışıklığının uyarılabileceği ve bebeğe virüs geçişini önleyebileceği öne sürülmüştür. Fakat bunu destekleyecek bilimsel veri yoktur. Gebelikte HPV aşısının uygulanması onaylanmadığı için böyle bir yaklaşım önerilemez.

Eski çalışmalarda bebeğe virüs bulaşının doğum kanalından geçiş sırasında olduğu öne sürülmüştür. Yenidoğanların boğaz sürüntüsünden yapılan DNA analizinde vajinal yoldan doğan bebeklede %36, sezaryen ile doğan bebeklerde ise % 0 HPV virüsü tespit edilmiştir. Ancak, çalışmadaki hasta sayısı sınırlı olduğu için güvenilirliği düşüktür. Bununla birlikte, zarlar açılmadan yapılan sezaryenlerde bile bebeğe bulaş olduğu gösterilmiş ve HPV DNA plasenta dokusunda, göbek kordonunda bile tespit edilmiştir. Bu da bize doğum şeklinden bağımsız olarak bebeğe virüsün geçebileceğini göstermektedir. Yapılan geniş ölçekli bir çalışmada sezaryen doğumun yenidoğan HPV hastalığını önlemediği de gösterilmiştir.

Bu bilgiler ışığında, sezaryen doğumun riskleri de göz önünde bulundurulduğunda, genital siğilleri olan gebelerde HPV geçişini önlemek için sezaryen doğum yapılması önerilmemektedir. Genital siğilleri olan kadınlarda sadece siğiller doğum kanalını tıkadığında, siğiller kopup kanamaya yol açabileceği yada yumuşak doku distosisine neden olabileceği durumlarda sezaryen düşünülebilir.



Siz de Bizim Mutlu Ailemize Katılın.